1 Ekim 2008 Çarşamba

FENERBAHÇE: 0 - Dinamo Kiev:0 (Maç Sonucu)

Fenerbahçe'miz sahamızda oynadığı Dinamo Kiev maçında da gol atamayarak maçı beraberlikle tamamladı ve grubundaki ilk puanını aldı.

Kalede Volkan DEMİREL, savunmada EDU'nun dönüşü ile savunma kurgusunu oturttuğu görülen FENERBAHÇE'mizin ortasahadan yapılan destek ile gol yemeyeceği belliydi. Maç boyunca problemimiz ise nasıl gol atacağımızın belirsiz olmasıydı.

1 puan kazanmak amacıyla gelen Dinamo Kiev'in gol atmaya çalışmaması yanında bizim de savunmada kararlı oluşumuz (kendine güven sorununun hatalarına karşın) maçın bizim ataklarımız ile geçeceğinin göstergesiydi. Yakaladığımız nadir fırsatları da 3 direğin arasından geçiremememiz sonrasında maçı berabere bitirdik.

Maçla ilgili notlar tutmak gerekirse;

* Takımımız Aragones'in (Avrupa Kupasın'da İspanya'da izlediğimiz) taktiğini giderek daha iyi oynuyor. Hatta bunun için kendisini o kadar zorluyor ki, hiç kimse Aragones'e karşı insiyatif kullanarak kendi istediğini yapmıyor. Bu da takımda tam bir Aragones hakimiyetini gösteriyor. Taktik basit aslında; kısa paslar, birbine yakın oyuncular, hızlı paslaşma, çalım atma yasağı. Ha, bir de top ayağında olan oyuncunun etrafında dönmesinin yasak olması var ki, bu da topu karşı kaleye sırtı dönük alan oyuncunun topu geriye oynamasını getiriyor ki, bu da taraftarımızın en sinir olduğu, geriye pasla özdeşleşebiliyor (tabi, topu alan oyuncu hızlı pasla topu ileriye çevirebilecek yeteneğe sahip değilse?) Bu kuralı bozan, bozmaya çalışan tek kişi de (Alex değil nedense?) Emre. Emre nedense bu taktiği kafaya takmıyor gibi ve arada kuralı bozan oyuncu olarak topla dikine çalıma gidiyor ve (fizik gücü yetersiz olduğundan mı yoksa rakiplerin sert oyununa hakemlerin izin vermesi ile mi bilmiyorum) tek kırma noktası oluyor. Takımımız puan, maç, sonuç, kişilik, kişisel futbol fikri, vs. umursamaksızın verilen talimatı yerine getirmek için uğraşıyor... (Geçtiğimiz yıl Zico talimat vermiyor, takım kendi kendine oynuyor diye kızan taraftarlarımız, bu sene kayıtsız şartsız talimatlara uyan disiplinli bir takım görünce niye kızıyorlar anlamıyorum?)

* Bu taktikte en kritik iki noktada savunmadan topu getiren (İspanya'daki Senna) sert, gerektiğinde dikine giden oyuncu ve forvetin arkasında forvet yeteneğine sahip, top taşıyabilen bir oyuncu (İspanya'daki David Villa). Bizde de ikinci mevkide oynayacak Semih sakat olduğu için yerine oynayacak Alex ve Deivid'in hem aynı yeteneklerde olmaması ve sakat olmaları ve vazgeçilmez Alex olduğu için birinci mevkide Josico veya Maldonado'yu kullanamayacak olmamız bizim şu anda ve ileride sorunumuzu gösteriyor. Şu anda Alex'in Semih ve Deivid yeteneklerine sahip olmaması (onlardan daha teknik olsa da onlar kadar sert ve golcü olmaması) nedeniyle gol yeteneğimiz eksik kalıyor. Tabi bir de burada oynamaya çalışırken kalabalıkta kaybolan ve top dağıtma yeteneğinden yararlanamadığımız bir Alex eksiğimiz oluyor, o da ayrı... Semih ve/veya Deivid iyileşince de bu kez savunma sorunumuz çıkacak, zira Senna'dan daha yetenekli bir Alex orada oynayacak olsa da bu kez de Senna kadar sert olmayan bir oyuncu oynatacak olmamız biz de savunma sorunu çıkartacak. Ama sanırım bu aşılabilecektir?

* Takımımızda dün akşam gol organizasyonları konusunda eksik olduğu çok bariz belliydi. Takımımız, dersini öğrenen ama henüz gol pozisyonları konusuna gelmemiş bir öğrenci gibiydi. Orta sahayı ve savunmayı bu kadar eksiğe rağmen mükemmel çalışan dişliler, ceza sahası ön çizgisine geldiğinde bilmediği bir yere geldiğinden (ve talimatlar dışında kendi kararlarını vermediğinden) kilitleniyordu. Bu kadar zamanda bu zor taktiği öğretebilmiş teknik kadromuz, bu konuyu da öğretecektir. Umarım o derse gelene kadar geç olmaz.

* Sakatlarımız iyileşiyor ve Aragones'in taktiği çok kırılgan olmasa da eğitim tamamlanana kadar kritik noktalarda oynayacak birinci oyuncular (Semih, (Alex), (Emre), Josico) ve hatta onların yedekleri (Deivid, Deniz?) bile sakatlanınca doğal olarak sorun yaşasak da eğitimin gereğinden hızlı tamamlanıyor olması gol yememizi zorlaştırarak yaşacağımız sorunları azaltıyor... Ancak gol atamıyor olmamız ne yazıkki yenilmemek değil, galibiyet için çıktığından gol atamamak (A.Madrid'de sorun olmasa da) bizim için büyük bir sorun.

Bu sorunlar eşliğinde takımımız iyi işaretler gösterse de bir maçı daha hayal kırıklığı ile tamamlarken, Kayseri maçında taraftarına daha çok ihtiyacı olduğunu gösterdi. Zira gol yollarında eksik olan takımımız, bu eksikliğini 12. adamı ile ancak kapatabilir. Orada olun ve bizim için de bağırın. Bu Pazar, buna daha çok ihtiyacımız var... Fener, Gol Gol Gol...

Kökten Ulaş BİRANT

Hiç yorum yok: